Bir camia düşünün, başına gelen bütün iyi, bilgili ve başarı potansiyeli olan kişileri kendinden uzaklaştırmış. İşte Beşiktaş camiası. Herkesin teker teker elini sıkmak lazım allem ettiler kallem ettiler Beşiktaş'ın gelecek için en büyük şansını, Önder Özen'i kulübe kırdırıp yolladılar. Bu ilk defa olmuyor daha önce İbrahim Altınsay, Serdar Bilgili gibi isimler kulüpten uzaklaştırıldı.
Neden Önder Özen?
Çünkü potansiyeli var. Potansiyeli yanı sıra çok düzgün bir karakter. Günümüz şartlarında, ülkemizde bu işler böyle yürümekte. İyi adamları, güzel insanları kaçıralım, ortam bize kalsın istediğimiz gibi at koşturalım. Özellikle medyamız ve yöneticilerimiz bu konuda çok ciddi çaba sarf etmektedirler. Çünkü kendilerinden olmayanları istemiyorlar, benden olmayan ölsüncülük bu ülkenin her kurumuna sıçramış durumda. Önder Özen'in umarım yolu açık olur. Beşiktaş'ın başarılı olmasını istemeyen o kesim, kendisini bu kadar yıpratan o kesim, bugün kendisini desteklemeye başlayacaktır, çünkü başarılı olursa Beşiktaş'ı yıpratma imkanları doğacaktır. Önder Özen'in tabi ki hataları vardır kimse yoktur diyemez, ancak ilk defa profesyonel bir yönetici bu ülkede hataları kendi üzerine alma karakterini göstermiştir. Şahsen bir Beşiktaş taraftarı olarak bu güzel ve karakterli adamı asla unutmayacağım.
Yönetimde ki Çatlaklar:
Beşiktaş başkanının çok iyi niyetli olduğunu ancak çok problemli yöneticilerle çalıştığını düşünüyorum. Öncelikle şunu söylemeliyim ki bu kendi hatasıdır, bu yönetimi etrafına toplayan kendisidir. Eğer bir şeyleri düzeltmek istiyorsa stadı bıraksın, önce bu çatlakları onarsın. Bu Beşiktaş'ın bugünü için değil geleceği için çok önemlidir. Beşiktaş her güçlüğün altından kalkacak güçtedir denir ancak artık öyle değildir. Beşiktaş rakiplerinin güçlenmesiyle ve ülkedeki her alanın da ki lobicilik ile çok zayıflamıştır. Beşiktaş medyası diye bir medya hiç bir zaman taraftarlar arasında konuşulmamıştır. Bu benim gözümde saygı uyandırsa da, reel de Beşiktaş'ın rakiplerine göre zayıflığını göstermektedir. Ayrıca sürekli biz ''stat yapıyoruz'' un arkasına saklanmak artık taraftarın canını sıkmaktadır.
Şampiyonlar Ligi Ön Eleme:
Artık sorulması gereken soru transferler ön eleme turuna yetişecek mi? Fikret Orman Demba Ba ile anlaşılmaya son derece yakın olduğunu söylemişti. Peki aynı Fikret Orman bundan yaklaşık iki ay önce Demba Ba'nın kronik bir sakatlığını olduğunu açıklamamış mıydı? Söylemler ile aksiyonlar birbirine çatışınca taraftar kendini kandırılmış hissediyor. Ben Bilic'in istediği oyuncuların kampa yetişeceğini düşünmüyorum, umarım haksız çıkarım.
15 Temmuz 2014 Salı
4 Mayıs 2014 Pazar
3.05.2014 Beşiktaş-Kasımpaşa
Beşiktaş Olimpiyat Stadın'da oynanan karşılaşmada Kasımpaşa'yı Oğuzhan ve Veli'nin golleriyle 2-1 mağlup etti.
Beşiktaş ilk yarıda işi bitirdi diyebiliriz. Doğru oynayarak takım savunmasını bozmadan Kasımpaşa'ya pozisyon dahi vermedi. Bu maçlar artık final maçları Beşiktaş eğer Şampiyonlar Ligi'ne gitmek istiyorsa puan kaybı yaşamamalı. Galatasaray'ın son dakikada kazanması Beşiktaş'lı oyuncuların moralini biraz bozsa da, bu onları saha içinde demoralize etmemeli.
Kasımpaşa, maça orta sahada pres ile başladı; bunda başarılı da oldular. İlk gol geldikten sonra Kasımpaşa dağıldı diyebiliriz. Beklemedikleri bir gol yediler, maçtan önce son beş maçlık performanslara baktığımızda Kasımpaşa'nın ağır bastığını söyleyebiliriz. Futbol böyle bir oyun işte formda olan değil, gol atan kazanıyor. Bu galibiyet Beşiktaş'a ilaç gibi geldi diyebiliriz.
Oğuzhan'ın sakatlanması Beşiktaş için çok büyük bir kayıp. Oğuzhan olmadan Beşiktaş çok sıradan bir takım oluyor. Gerçekten Türk futbolunun geleceği olduğunu gösteriyor. Umarım ciddi bir şeyi yoktur ve son iki maçta sahadaki yerini alır.
Beşiktaş ilk yarıda işi bitirdi diyebiliriz. Doğru oynayarak takım savunmasını bozmadan Kasımpaşa'ya pozisyon dahi vermedi. Bu maçlar artık final maçları Beşiktaş eğer Şampiyonlar Ligi'ne gitmek istiyorsa puan kaybı yaşamamalı. Galatasaray'ın son dakikada kazanması Beşiktaş'lı oyuncuların moralini biraz bozsa da, bu onları saha içinde demoralize etmemeli.
Kasımpaşa, maça orta sahada pres ile başladı; bunda başarılı da oldular. İlk gol geldikten sonra Kasımpaşa dağıldı diyebiliriz. Beklemedikleri bir gol yediler, maçtan önce son beş maçlık performanslara baktığımızda Kasımpaşa'nın ağır bastığını söyleyebiliriz. Futbol böyle bir oyun işte formda olan değil, gol atan kazanıyor. Bu galibiyet Beşiktaş'a ilaç gibi geldi diyebiliriz.
Oğuzhan'ın sakatlanması Beşiktaş için çok büyük bir kayıp. Oğuzhan olmadan Beşiktaş çok sıradan bir takım oluyor. Gerçekten Türk futbolunun geleceği olduğunu gösteriyor. Umarım ciddi bir şeyi yoktur ve son iki maçta sahadaki yerini alır.
20 Nisan 2014 Pazar
20.04.2014 Beşiktaş-Fenerbahçe
Beşiktaş ile Fenerbahçe Atatürk Olimpiyat Stadın'da oynanan derbide Sow ve Motta'nın karşılıklı golleriyle berabere kaldı.
Öncelikle ne kadar sportmence geçen bir derbi olduğunu söyleyerek başlamak istiyorum. Spor dostluksa sahada bugün bunu görmüş olduk. İki takımı da buradan tebrik ediyorum.
Maça geçecek olursak, Beşiktaş ilk 30 dakika futbol oynamadı oynanan oyuna futbol dersek futbola saygısızlık etmiş oluruz akabinde 24. dakikada gol geldi. Sow çok şık bir vuruşla Tolga'yı avladı desek yalan olmaz. Ardından ilk yarının bitimine beş dakika kala, Motta'nın golü geldi. O pozisyon ofsayt mı bilemiyorum, yanlış bir yorum yapmakta istemiyorum ama eğer kurallar topa hareketlenmesi bile ofsayt diyorsa ofsayta yakın olduğunu düşünüyorum diyebilirim.
Ancak, Fenerbahçe'nin saçma sapan bir frikik kararından ötürü kazandıkları o serbest vuruşu dışarı atmaları, işte protesto budur. Maçı evde izlerken bile alkışladım. Fenerbahçe'yi tebrik ediyorum. Maçı kazanabilirlerdi kayıpta edebilirlerdi ama maçın hakkı beraberlikti diyebilirim.
Fenerbahçe şampiyondur, hak ederek şampiyon olmuştur puan farkı zaten bize bunu gösteriyor. Matematiksel olarak garantilenmiş olmasa da alacakları en kötü bir beraberlik onlara yetiyor. Bütün Fenerbahçe takımını, Fenerbahçe'li arkadaşlarımı ve takipçilerimi tebrik ediyorum.
Halis Özkahya'ya gelirsek Motta'ya gösterdiği ilk sarı külliyen yanlış. Jones'un kırmızı kart görmemesi mucize. İsmail'in ikinci sarıdan atılması da doğru. Yani Türkiye standartlarına göre fena bir derbi yönetmedi diyebiliriz. Oyuncular da işini çok kolaylaştırıdı tabi. Yine de çok daha kötülerini izlemiş biri olarak kendisini tebrik ediyorum.
Kısacası sahada iyi futbol yoktu, ama iki iyii takım vardı... İki takımı da tebrik ediyorum.
Öncelikle ne kadar sportmence geçen bir derbi olduğunu söyleyerek başlamak istiyorum. Spor dostluksa sahada bugün bunu görmüş olduk. İki takımı da buradan tebrik ediyorum.
Maça geçecek olursak, Beşiktaş ilk 30 dakika futbol oynamadı oynanan oyuna futbol dersek futbola saygısızlık etmiş oluruz akabinde 24. dakikada gol geldi. Sow çok şık bir vuruşla Tolga'yı avladı desek yalan olmaz. Ardından ilk yarının bitimine beş dakika kala, Motta'nın golü geldi. O pozisyon ofsayt mı bilemiyorum, yanlış bir yorum yapmakta istemiyorum ama eğer kurallar topa hareketlenmesi bile ofsayt diyorsa ofsayta yakın olduğunu düşünüyorum diyebilirim.
Ancak, Fenerbahçe'nin saçma sapan bir frikik kararından ötürü kazandıkları o serbest vuruşu dışarı atmaları, işte protesto budur. Maçı evde izlerken bile alkışladım. Fenerbahçe'yi tebrik ediyorum. Maçı kazanabilirlerdi kayıpta edebilirlerdi ama maçın hakkı beraberlikti diyebilirim.
Fenerbahçe şampiyondur, hak ederek şampiyon olmuştur puan farkı zaten bize bunu gösteriyor. Matematiksel olarak garantilenmiş olmasa da alacakları en kötü bir beraberlik onlara yetiyor. Bütün Fenerbahçe takımını, Fenerbahçe'li arkadaşlarımı ve takipçilerimi tebrik ediyorum.
Halis Özkahya'ya gelirsek Motta'ya gösterdiği ilk sarı külliyen yanlış. Jones'un kırmızı kart görmemesi mucize. İsmail'in ikinci sarıdan atılması da doğru. Yani Türkiye standartlarına göre fena bir derbi yönetmedi diyebiliriz. Oyuncular da işini çok kolaylaştırıdı tabi. Yine de çok daha kötülerini izlemiş biri olarak kendisini tebrik ediyorum.
Kısacası sahada iyi futbol yoktu, ama iki iyii takım vardı... İki takımı da tebrik ediyorum.
19 Nisan 2014 Cumartesi
19.04.2014 Galatasaray-Kasımpaşa
Galatasaray ligin 30. haftasında Kasımpaşa'ya 4-0 mağlup oldu. Öncelikle sürekli yazdığım bir şeyi tekrarlamak istiyorum. Artık yeter, bu kadınlara karşı yapılan hakarete bir son vermemiz gerekiyor. Kadınlar ceza değildir, onları ceza olarak göremezsiniz, bu şekilde yaptırımlar uygulayamazsınız. Umarım bu iğrenç yaptırımlar artık son bulur.
Maça gelecek olursak, Hakan Balta'nın kırmızı kartı ne kadar doğruysa Babel'in Semih' yaptğı faul de o kadar gerçek. O pozisyonda Cüneyt Çakır'ın çok ciddi hatası var. Zaten on kişi kalmış Galatasaray'a karşı maça 1-0 önde başlayan Kasımpaşa'nın bu tarz bir skor alması kaçınılmazdı. Maçın gidişatı zaten 6. dakikada değişti. Evet Galatasaray'ı 10 kişi oynadığı futboldan eleştirebiliriz ancak maç on bire on bir devam etse ne olacağını bilmemize imkan yok.
Yalnız Tabare Viudez'e bir parantez açmak istiyorum. Son zamanlarda ligde gördüğüm en iyi futbolculardan biri. Eminim büyük takımların dikkatini çekmiştir. Harika bir maç çıkardı kendisini buradan tebrik ediyorum.
Bu sezon ki ikincilik, lig tarihindeki en önemli ikincilik. Galatasaray Beşiktaş ile içinde bulunduğu bu ikincilik yarışında çok ciddi bir darbe yedi. Tek tesellileri Beşiktaş'ın yarın Fenerbahçe ile oynayacak olmasıdır. Yarın eğer Beşiktaş kazanırsa Galatasaray'ın işi kalan haftalarda çok zor olacaktır..
Maça gelecek olursak, Hakan Balta'nın kırmızı kartı ne kadar doğruysa Babel'in Semih' yaptğı faul de o kadar gerçek. O pozisyonda Cüneyt Çakır'ın çok ciddi hatası var. Zaten on kişi kalmış Galatasaray'a karşı maça 1-0 önde başlayan Kasımpaşa'nın bu tarz bir skor alması kaçınılmazdı. Maçın gidişatı zaten 6. dakikada değişti. Evet Galatasaray'ı 10 kişi oynadığı futboldan eleştirebiliriz ancak maç on bire on bir devam etse ne olacağını bilmemize imkan yok.
Yalnız Tabare Viudez'e bir parantez açmak istiyorum. Son zamanlarda ligde gördüğüm en iyi futbolculardan biri. Eminim büyük takımların dikkatini çekmiştir. Harika bir maç çıkardı kendisini buradan tebrik ediyorum.
Bu sezon ki ikincilik, lig tarihindeki en önemli ikincilik. Galatasaray Beşiktaş ile içinde bulunduğu bu ikincilik yarışında çok ciddi bir darbe yedi. Tek tesellileri Beşiktaş'ın yarın Fenerbahçe ile oynayacak olmasıdır. Yarın eğer Beşiktaş kazanırsa Galatasaray'ın işi kalan haftalarda çok zor olacaktır..
12 Nisan 2014 Cumartesi
12.04.2014 Sivasspor-Galatasaray
Sivasspor Galatasaray'ı Chahechouhe ve Utaka'nın golleriyle 2-1 mağlup etti. Galatasaray'ın tek golünü Yekta attı.
Maçın ilk 20 dakikası Sivasspor kontrolünde geçti diyebiliriz, zaten golde bu zaman diliminde geldi. 30. dakikadan sonra kontrol tamamen Galatasaray'a geçerken Yekta'nın golü geldi. Tam Galatasaray istediği tempoyu yakalamışken devre arası oldu ve ilk yarıdaki senaryo, ikinci yarı baştan başladı. Sivasspor ilk 20 dakika kontrolü eline aldı ve Utaka ile golü buldu. Galatasaray golün üzerine tekrardan kontrolü sağladı ancak golü bulamadı.
Öncelikle Selçuk'u konuşmak istiyorum. Selçuk çok beğendiğim bir oyuncu, saha karakteri ve yetenek konusunda gerçekten Türkiye'nin sayılı oyuncularından biri ama çok formsuz. Geçen hafta derbi de ki hareketlerinde haklı mıdır, haksız mıdır tartışırız ama bence Galatasaray taraftarının Selçuk'a sahip çıkması gerekiyor. Selçuk bu kadar formsuz olmasa bugünkü maç bence çok farklı olurdu. Maçta çok alan buldu ve demarke kaldı. Yaratıcılığını göstermesi için bence en uygun maçtı.
Galatasaray'ın bu kadar eksikle Sivas'ta puan bırakmasına şaşırmamamız lazım. Sivasspor'un hücum hattı benim gözümde, üç büyüklerden sonra ligde ki en iyi hücum hattı. Chahechouhe, Burhan, Aydın Karabulut ve Utaka bunlar çok önemli oyuncular. Bir de Cicinhio gibi, sağ bek oynamasına rağmen lider ve çok tecrübeli bir oyuncuları var.
Benim şu sözlerim Galatasaray taraftarı olan arkadaşlar tarafından yanlış algılanmasın ancak bu takımı bu hale getiren ne Mancini'dir ne de Selçuk'tur. Bu takımı bu hale getiren Galatasaray yönetimidir. Fatih Terim olmadan Galatasaray'ın başarılı olması gerçekten çok zor, ne kadar iyi oyuncuları olsun. Fatih Terim Galatasaray ruhunu oyunculara çok iyi aktaran bir teknik direktördü. Kısacası yönetim Fatih Terim'i yollamakla kendi önünü kesmiştir.
Hakem Mustafa İlker Coşkun için de şunu söylemek istiyorum. Bütün hakemlere nasıl maç yönetilmesi gerektiğini göstermiştir. Hataları tabi oldu, bir kaç avantajı kaçırdı ancak sonuca etki edecek hatası kesinlikle olmadı. Kendisini buradan tebrik ediyorum.
11 Nisan 2014 Cuma
11.04.2014 Torku Konyaspor-Beşiktaş
Beşiktaş ligin 29. haftasında Torku Konyaspor'la 90+3'te yediği golle 1-1 berabere kaldı.
Kalecilerin ön plana çıktığı bir maç oldu. Beşiktaş iyimi oynadı hayır ancak Beşiktaş çok mücadele etti diyebiliriz. Maçın belli bölümlerinde oyunun git gelleri oldu. Oyun iki tarafa da geldi diyebiliriz.
Şunu söylemek istiyorum,. 90+2'de Jones'a yapılan bir faul varken, hakem oyunu devam ettirdi. Onun üzerine Torku Konyaspor gelmeye devam etti ve sonunda bir köşe vuruşu organizasyonunda Gekas'ın Veli'ye çarpan topuyla golü buldular. 90+2'de o faul verilse maç zaten orada biterdi.
Şimdi, bu Fenerbahçe ve Galatasaray'a olsa o faul verilir miydi; gibisinden sorular sorulabilir. Ben sormayacağım. Ben sadece Önder Özen'in söylediği bir sözü tekrarlayacağım. ''Eğer sistem buysa biz bu sistemi mücadelemizle yıkarız.'' Yanlış algılamayın, Beşiktaş çok hata yaptı ve maçın hakkı beraberlikti ancak uyulması gereken kurallar varken bu kurallara uyulmaması Beşiktaş'a puan kaybettiriyor ve Şampiyonlar Ligi'ne katılma şansını azaltıyor. Bu şekilde olmaz, bir takımın aynı anda hem hakemi hem de rakip takımı yenme ihtimali yüzde beştir. Madem bu durum var biz neden oraya beşinci hakemi koyuyoruz? Neden Federasyon para harcıyor? Hakemlik yetenek gerektiren bir iştir,yeteneğiniz yoksa hakem olamazsınız ve sizden büyük olduğuna inandığınız insanların korkusundan, kafanızda soru işaretleri olarak maç yönetemezsiniz. Hep söylediğim gibi, bu lobici sistemin getirileri bunlar. Federasyon, Merkez Hakem Kurulu ve hakemler herkese eşit davranmazsa siz güven ortamı sağlayamazsınız. Güven ortamı olmayan yerde insanlar huzursuz olur ve şikayet eder. Size şikayet edilmesini istemiyorsanız güven ortamını sağlayacaksınız!
Torku Konyaspor için söylemem gereken şey, gerçekten oynamaları gerektiği gibi oynadılar, iyi de oynadılar ve bir puanı hak ettiler.
6 Nisan 2014 Pazar
Türkiye'nin en büyük DERBİSİ...
FUTBOL MU?
Ülkenin en büyük maçı diyoruz, en önemli iki takımımız diyoruz. Bu mu karşılığı? Bu kadar yabancı oyunculara para dağıtan iki takım nasıl bu kadar kalitesiz futbol oynayabilir?
Maçın tekniğine ya da taktiğine girmeyeceğim. Sahada futbol yokken teknik, taktik konuşulamaz zaten. Bülent Yıldırım ve Melo'ya bir parantez açmak istiyorum. Sanırım Melo'nun bir süper gücü var, kendisi hakemler tarafından hunharca kollanıyor. Sadece bu maç üzerinden konuşmuyorum, biraz dikkat ederseniz Melo için bu kollanma olayı her maç var. Hele o Emre atıldıktan sonraki yaptığı hareketler, düpedüz ahlaksızlık ve saygısızlık. Bülent Yıldırım ise Rıdvan Dilmen'in terimiyle ''Milli Felaket'', ben ciddi anlamda her sene belli bir hakemimizi günah keçisi ilan ettiğimizi düşünen bir yazar olarak, ilk defa bir hakem için içim acımadı. Hatırlarsanız geçen sene bu isim Fırat Aydınus'tu. Bu sezon da Bülent Yıldırım. Ancak bu kadar kötü olursanız. Bu kadar taraflı görünürseniz. Her ikili mücadeleyi belli bir takım lehine çalarsanız, sizin tarafsızlığınız tartışılır.
Emre bence kendini bilerek attırdı ancak Emre'ye kadar Ebue ve Melo'nun çoktan atılmaları gerekiyordu.
Kısacası sahada rakip dövmeye çıkan bir Galatasaray ve kötü oynayan ama oynayama çalışan bir Fenerbahçe izledik.
Yazımı Atatürk'ün çok güzel bir sözüyle bitirmek istiyorum. ''BEN SPORCUNUN ZEKİ, ÇEVİK VE AHLAKLISINI SEVERİM.''
Ülkenin en büyük maçı diyoruz, en önemli iki takımımız diyoruz. Bu mu karşılığı? Bu kadar yabancı oyunculara para dağıtan iki takım nasıl bu kadar kalitesiz futbol oynayabilir?
Maçın tekniğine ya da taktiğine girmeyeceğim. Sahada futbol yokken teknik, taktik konuşulamaz zaten. Bülent Yıldırım ve Melo'ya bir parantez açmak istiyorum. Sanırım Melo'nun bir süper gücü var, kendisi hakemler tarafından hunharca kollanıyor. Sadece bu maç üzerinden konuşmuyorum, biraz dikkat ederseniz Melo için bu kollanma olayı her maç var. Hele o Emre atıldıktan sonraki yaptığı hareketler, düpedüz ahlaksızlık ve saygısızlık. Bülent Yıldırım ise Rıdvan Dilmen'in terimiyle ''Milli Felaket'', ben ciddi anlamda her sene belli bir hakemimizi günah keçisi ilan ettiğimizi düşünen bir yazar olarak, ilk defa bir hakem için içim acımadı. Hatırlarsanız geçen sene bu isim Fırat Aydınus'tu. Bu sezon da Bülent Yıldırım. Ancak bu kadar kötü olursanız. Bu kadar taraflı görünürseniz. Her ikili mücadeleyi belli bir takım lehine çalarsanız, sizin tarafsızlığınız tartışılır.
Emre bence kendini bilerek attırdı ancak Emre'ye kadar Ebue ve Melo'nun çoktan atılmaları gerekiyordu.
Kısacası sahada rakip dövmeye çıkan bir Galatasaray ve kötü oynayan ama oynayama çalışan bir Fenerbahçe izledik.
Yazımı Atatürk'ün çok güzel bir sözüyle bitirmek istiyorum. ''BEN SPORCUNUN ZEKİ, ÇEVİK VE AHLAKLISINI SEVERİM.''
5 Nisan 2014 Cumartesi
5.04.2014 (Beşiktaş-Kayserispor)
Beşiktaş Atatürk Olimpiyat Stadında oynanan maçta Kayserispor'u 2-1 mağlup etti...
Öncelikle şunu söylememiz gerekiyor. Beşiktaş'ın orta sahasında çok ciddi bir yaratıcı oyuncu sıkıntısı var. Oğuzhan olmadığında Beşiktaş pozisyon üretemeyen, çok sıradan bir takıma dönüşüyor. Oğuzhan oyuna girene kadar Beşiktaş hiç varlık gösteremedi ki bana göre Oğuzhan gerçekten çok kötü oynadı. Attığı gol çok zekice bir goldü ancak çok top kaybetti ve pas hataları yaptı. İsmail'i çok iyi gördüm. Hazır olarak döndüğünü çok belli. Bu Beşiktaş için önemli bir kazanç.
Kısacası Beşiktaş ikincilik rakibi Galatasaray'ın Fenerbahçe ile oynayacağı haftada puan kaybetmeyerek işini sağlama aldı. Yarın tamamen Galatasaray'ın puan kaybetmesini bekleyecekler.
Kayserispor'a gelirsek Olcay'ın ilk golüne kadar, 9 kişi ile savunma yapmaya kalktılar. İkinici yarı açılmalarından sonra Beşiktaş'ı zora da soktular. O zaman neden? Futbol görsel bir oyunken neden bu görselliğii golü yiyene kadar çirkinleştiriyorsunuz? Bence bu garantici mantık ülke futbolunu geriye götürüyor. Maçın ilk yarısı futbolu seven her normal insan futboldan soğutmuştur. Futbol, halk için oynanıyorsa oyunu güzelleştirmek için teknik direktörlerinde biraz çaba göstermeleri gerekiyor.
Yarın Galatasaray-Fenerbahçe maçının ardından görüşmek üzere.
Öncelikle şunu söylememiz gerekiyor. Beşiktaş'ın orta sahasında çok ciddi bir yaratıcı oyuncu sıkıntısı var. Oğuzhan olmadığında Beşiktaş pozisyon üretemeyen, çok sıradan bir takıma dönüşüyor. Oğuzhan oyuna girene kadar Beşiktaş hiç varlık gösteremedi ki bana göre Oğuzhan gerçekten çok kötü oynadı. Attığı gol çok zekice bir goldü ancak çok top kaybetti ve pas hataları yaptı. İsmail'i çok iyi gördüm. Hazır olarak döndüğünü çok belli. Bu Beşiktaş için önemli bir kazanç.
Kısacası Beşiktaş ikincilik rakibi Galatasaray'ın Fenerbahçe ile oynayacağı haftada puan kaybetmeyerek işini sağlama aldı. Yarın tamamen Galatasaray'ın puan kaybetmesini bekleyecekler.
Kayserispor'a gelirsek Olcay'ın ilk golüne kadar, 9 kişi ile savunma yapmaya kalktılar. İkinici yarı açılmalarından sonra Beşiktaş'ı zora da soktular. O zaman neden? Futbol görsel bir oyunken neden bu görselliğii golü yiyene kadar çirkinleştiriyorsunuz? Bence bu garantici mantık ülke futbolunu geriye götürüyor. Maçın ilk yarısı futbolu seven her normal insan futboldan soğutmuştur. Futbol, halk için oynanıyorsa oyunu güzelleştirmek için teknik direktörlerinde biraz çaba göstermeleri gerekiyor.
Yarın Galatasaray-Fenerbahçe maçının ardından görüşmek üzere.
23 Mart 2014 Pazar
23.03.2014 (Beşiktaş-Akhisar Belediyespor)
Beşiktaş, ligin 26. haftasında oynanan karşılaşmada Beşiktaş Akhisar Belediyespor'u 3-0'lık net bir skorla mağlup etti.
Maçın ilk 10 dakikada 2-0 olması maçın seyir zevkini oldukça düşürdü. Maçla ilgili şunu söylememiz gerek dün Galatasaray'ın Beşiktaş'a kendi eliyle verdiği fırsatı Beşiktaş tepmedi ve ligde ikinci sıraya yükseldi. İkinciliğin bu kadar önemli olduğu bu sezonda Beşiktaş doğrudan Şampiyonlar Ligi'ne gitme şansını yükseltti diyebiliriz. Lig ikinciliği bu sezon en az şampiyonluk kadar değerli. Ben Bilic'in Holosko'ya nasıl katlandığını gerçekten anlayamıyorum, Holosko her zaman iyi niyetle oynayan bir oyuncu olmasına rağmen çok formsuz. Ben bu hafta Bilic'in Kerim'e şans vermesini bekliyordum.
Oğuzhan hakkında bir iki şey söylemek istiyorum, Türk futbolu için çok önemli bir oyuncu olacağını düşündüğümüz bu genç arkadaşımızın formsuz olduğunu düşünüyorlar ancak formsuz olan Olcay. Olcay'ın formsuzluğu Oğuzhan'ı direk etkiliyor çünkü bu iki isimde tek topları çok iyi oynayan isimler ancak Olcay'ın formsuzluğundan ötürü tek toplarda başarısız olması Oğuzhan'ı gerçekten etkiliyor. Fernandes'in olmadığını da düşünürsek Oğuzhan tek başına kalıyor.
Tabi hakkında bir şey yazmazsam haksızlık edeceğim bir isim var. Veli Kavlak gerçekten çok yararlı ve savaşan bir oyuncu. Bugün gol attığı için onun adına gerçekten çok sevindim. Kendisi takımın gizli savaşçısı.
Bülent Yıldırım rahat bir maç yönetmesine rağmen, maçın sonunda Akhisar kalecisi Emrah'a göstermediği kırmızı kart benim için tam bir skandal. Akhisar haftaya içeride Çaykur Rizespor ile oynuyor ve Rizespor ligde kalma mücadelesi veriyor. Uyulması gereken kurallara ülkemizde gerçekten uyulmuyor ve bunun yüzünden kim bilir belki Rizespor ligden düşecek. Artık yeter bu işi düzgün yapamayacaksak yapmayalım.
Maçın ilk 10 dakikada 2-0 olması maçın seyir zevkini oldukça düşürdü. Maçla ilgili şunu söylememiz gerek dün Galatasaray'ın Beşiktaş'a kendi eliyle verdiği fırsatı Beşiktaş tepmedi ve ligde ikinci sıraya yükseldi. İkinciliğin bu kadar önemli olduğu bu sezonda Beşiktaş doğrudan Şampiyonlar Ligi'ne gitme şansını yükseltti diyebiliriz. Lig ikinciliği bu sezon en az şampiyonluk kadar değerli. Ben Bilic'in Holosko'ya nasıl katlandığını gerçekten anlayamıyorum, Holosko her zaman iyi niyetle oynayan bir oyuncu olmasına rağmen çok formsuz. Ben bu hafta Bilic'in Kerim'e şans vermesini bekliyordum.
Oğuzhan hakkında bir iki şey söylemek istiyorum, Türk futbolu için çok önemli bir oyuncu olacağını düşündüğümüz bu genç arkadaşımızın formsuz olduğunu düşünüyorlar ancak formsuz olan Olcay. Olcay'ın formsuzluğu Oğuzhan'ı direk etkiliyor çünkü bu iki isimde tek topları çok iyi oynayan isimler ancak Olcay'ın formsuzluğundan ötürü tek toplarda başarısız olması Oğuzhan'ı gerçekten etkiliyor. Fernandes'in olmadığını da düşünürsek Oğuzhan tek başına kalıyor.
Tabi hakkında bir şey yazmazsam haksızlık edeceğim bir isim var. Veli Kavlak gerçekten çok yararlı ve savaşan bir oyuncu. Bugün gol attığı için onun adına gerçekten çok sevindim. Kendisi takımın gizli savaşçısı.
Bülent Yıldırım rahat bir maç yönetmesine rağmen, maçın sonunda Akhisar kalecisi Emrah'a göstermediği kırmızı kart benim için tam bir skandal. Akhisar haftaya içeride Çaykur Rizespor ile oynuyor ve Rizespor ligde kalma mücadelesi veriyor. Uyulması gereken kurallara ülkemizde gerçekten uyulmuyor ve bunun yüzünden kim bilir belki Rizespor ligden düşecek. Artık yeter bu işi düzgün yapamayacaksak yapmayalım.
22 Mart 2014 Cumartesi
Artık SUSMAYALIM!!!
Herkese yeniden merhaba...
Biliyorum çok uzun zamandır yazmıyordum, bunun sebebi oyuna olan inancımı ve güvenimi kaybetmemdi. Ancak mevcut durumda artık susmanın kafi olmayacağını anlamış bulunmaktayım. O yüzden ne kadar takipçim varsa hepinizden çok özür diliyorum.
Öncelikle şunu söylemek istiyorum, şu an, buraya yazdıklarım hem futbolla hem de ülkemizin gittiği durumla alakalı. Futbolla siyaset birbirine karıştırmamalı diyen bir kesim var. Ancak ülkemizin şu an ki durumunda siyaset her şeyin içinde olduğu için bunları konuşmanın tam zamanı. Türkiye'de artık her alanda lobicilik dediğimiz sistem oluştuğu için, hiç bir iş özellikle futbol doğru düzgün yapılamamakta ve idare edilememekte.
Hangimiz bu oyunu güzelliğinden ötürü sevmiyoruz? Biz adil bir oyun istiyoruz ama artık ülkede güven ortamı öyle sarsılmış durumdaki neye inanacağımızı şaşırdık. Belli güçler ülkede tabir-i caizse korku imparatorluğu kurmuş ve istedikleri gibi hak at koşturuyorlar. Olan bizim inandığımız değerlere oluyor. Örnek olarak ikinci yarının başında Fenerbahçe aleyhine olan hakem hataları çok net gösterilebilir. Fenerbahçe şampiyonluğu erkenden garantilemesin ve Lig Tv'nin rating oranları düşmesin diye bizler futbolun güzelliğinden mahrum bırakılıyoruz. Bana artık sadece bir simulasyon izliyormuşuz gibi geliyor.
Artık öyle bir hale geldik ki sanki sahada oyunu oynayan futbolcular deği,l biz tribündeki futbol severler olduk...
PEKİ BİZ NEDEN BİRBİRİMİZE DÜŞMAN OLDUK?
Futbolu neden bu kadar hayat memat meselesi haline getirdik? Futbol birileri para kazanmaya devam etsin diye mi oynanıyor yoksa toplum için mi oynanıyor? Bu sorular aslında bizim geldiğimiz yeri özetliyor. Ben burada açıkça söylüyorum ve söylemekten çekinmiyorum. Ben Beşiktaş taraftarıyım ama Fenerbahçe ve Galatasaray her şampiyon olduğunda alkışladım. Anadolu'dan takımlarımız çıksın şampiyon olsun istiyorum, televizyonda siyaset programlarına benzemeyen futbol programları yayınlansın istiyorum, futbolu bilen ve seven insanların yorumlamasını istiyorum, Sadece yukarıda bahsettiğim bu lobicilik üzerinden pirim sağlamış, futbol hakkında hiçbir şey bilmeyen bu kimseler insanları provoke edip, birbirlerine düşürmek için ellerinden geleni yapıyorlar. İşte biz bu ''kıyakçılık'' felsefesi yüzünden birbirimize düşman olduk. Hala kendimizi Avrupa ile kıyaslayalım, kıyaslayalım ama onlara yetişmek için artık bir şeyler yapalım. En azından biz halk olarak değişelim.Bizim duygularımız üzerinden pirim yapmaya çalışan kimselerin planlarını bozalım.
Öyle bir ülke haline geldik ki sadece bir tek insanın istemesiyle bile kocaman bir sosyal medya mecrası kapatılabiliyor.Yasaklar kendi kendine konuyor, bir tek cezaların nasıl ve neden verildiği belli. Taraftarlar tribünde küfür ediyorlar, saha kapatma cezası adı altında bir sonraki iç saha maçını kadınlara ve çocuklara ücretsiz hale getiriyorlar. Bu çok büyük bir ayrımcılıktır. Kimse kadın ve erkeği birbirinden ayıramaz. Bunun adı dünyanın her yerinde seksizmdir. Kadınlar ve çocuklar asla ceza değillerdir. Bu mantık bizi buralara getirdi. Bir saha kapatma cezası veriyorsanız kadına, erkeğe ve çocuğa bütün vatandaşlara bu ceza verilir. Yeter artık! Ben bu ortamın içinde olmayı gerçekten reddettiğim için uzun süre yazmadım. Tek suçum oyunu sevmekse ve bu oyun seviliyor diye bu hale geldiyse. Bende dahil hepimize YAZIKLAR OLSUN!
Sustum, bekledim ancak artık bu sistemle ve dayattıklarıyla savaşacağım. İnsanları insanlara düşman eden, birbirinden ayıran her şeyin KÖKÜNÜ KAZIYANA kadar yazacağım!
28 Şubat 2014 Cuma
Beşiktaş- M.P Antalyaspor (28.02.2014)
Beşiktaş maça Atiba, Veli ve Jones üçlüsüyle başladı. Bilic ne düşünüyordu bilemedim. Çünkü oyun yapısı Antalyaspor'a benzeyen takımları yani kapanan takımları açmak için orta sahada ofansif bir oyuncusu olması gerekiyordu. Buna Oğuzhan dersiniz, Kerim dersiniz, Muhammed dersiniz adını siz koyun. Bu şekilde Beşiltaş ilk 60 dakikayı çöpe atmış oldu. 60. Dakikadan sonra Oğuzhan'ın girmesi takımı daha fazla hücuma taşısa da, Beşiktaş aradığı golü bir türlü bulamadı. Bu da onlara çok pahalıya mal oldu diyebiliriz.
Beşiktaş- M.P Antalyaspor (28.02.2014)
Beşiktaş maça Atiba, Veli ve Jones üçlüsüyle başladı. Bilic ne düşünüyordu bilemedim. Çünkü oyun yapısı Antalyaspor'a benzeyen takımları yani kapanan takımları açmak için orta sahada ofansif bir oyuncusu olması gerekiyordu. Buna Oğuzhan dersiniz, Kerim dersiniz, Muhammed dersiniz adını siz koyun. Bu şekilde Beşiltaş ilk 60 dakikayı çöpe atmış oldu. 60. Dakikadan sonra Oğuzhan'ın girmesi takımı daha fazla hücuma taşısa da, Beşiktaş aradığı golü bir türlü bulamadı. Bu da onlara çok pahalıya mal oldu diyebiliriz.
16 Şubat 2014 Pazar
16.02.2014 Beşiktaş-Bursaspor
Beşiktaş Atatürk Olimpiyat Stadında oynanan karşılaşmada Bursaspor'u Almeida'nın 72. dakikada attığı golle 1-0 mağlup etti.
Maçı Bilic aldı desek yanlış olmaz. 44. dakikada Ersan'ın kırmızı kart görmesiyle Beşiktaş on kişi kaldı ancak inanılmaz bir mücadele ve istekle oynadılar. Bilic'in yaptığı değişiklikler 2. yarının başında önce oyunu tutayım diye başladı. Önde Gökhan, Almeida ve Olcay'ı bırakarak pozisyon aradılar. Ancak Gökhan Töre'ye bir parantez açmak istiyorum. Bu kadar faydalı oynayan, savaşan ve yetenekli bir kanat oyuncusunu Beşiktaş yıllardır bulamıyordu. Bonservisinin sezon sonu alınması gerektiğini düşünüyorum. Tabi kulüp bütçesini bilemeyiz ancak alınması önemli.
Bilic tıpkı bir basketbol koçu edasıyla öyle iki değişiklik yaptı ki maçı bunlar aldırdı. Profesyonel futbolda on kişi kalıp maç kazanmak gerçekten çok zor. Golü attıktan sonra hemen Almeida'yı çıkartıp Fernandes'i alarak çok iyi bir hamle yaptı ve bunun meyvelerini aldı. Beşiktaş'ı tebrik ediyorum. Bilic'i ekstra tebrik ediyorum.
Bir takım düşünün stadı yok, bütçesi rakiplerine göre çok az. Bu takımın desteklenmesi gerekiyor. Bu takım savaşıyor ve sahada isyan ediyor. Futbol, basketbol gibi bir oyun değil her zaman yetenekli olan taraf kazanmıyor, şans faktörünün çok üst düzey olduğu bir oyun. Beşiktaş'lı oyuncular mücadele ederek ibreyi kendi taraflarına çekmeyi çok iyi biliyorlar.
Son olarak hakemlerle ilgili şunu söylemek istiyorum, gerçekten kötüler ve kötü maç yönetmeye devam ediyorlar. Altıncı hakem uygulaması işleri çok bozuyor. Bunun değişmesi lazım çünkü karışmaları gereken şeylere karışmayıp, karışmamaları gereken şeylere karışıyorlar.
11 Şubat 2014 Salı
Kasımpaşa-Beşiktaş 11.02.2014
Tekrarlanan maçta Beşiktaş Kasımpaşa'yı 3-0 mağlup etti. Maç çok sert başladı diyebiliriz ancak İlk yarı bitmeden Beşiktaş 3-0'ı Almeida, Franco ve Veli'nin golleriyle buldu.
Öncelikle Serdar hakkında konuşmak istiyorum. 49. dakikada çok gereksiz bir şekilde ikinci sarıdan kırmızı kartı görmesi vurdumduymazlıktır. Serdar'a Beşiktaş yanlış hatırlamıyorsam 2.5 milyon Euro'luk bir bedel ödedi ancak bu oyuncu 2.5 milyon Euro'luk bir oyuncu değil. Bu kadar faul yaparak oynamaya çalışmasının sebebi mücadele ettiğini göstermekse birinin ona yaptığı şeyin mücadele olmadığını söylemesi gerekir.
Beşiktaş ilk dört haftadan esintiler sunmaya devam ediyor. Gökhan Töre ve Olcay'a ayrı bir parantez açmak istiyorum. Ben yıllardır Lig'de savunmasına bu kadar yardım eden kanat oyuncuları görmedim diyebilirim. Özellikle Gökhan Töre, çok eleştiriliyor herhalde 5 gol 5 asistle oynasa geriye yardım etmiyor diyecekler. Atiba ne kadar iyi bir transfer olduğunu gösterdi ve son olarak Tolga için, Beşiktaş büyük bir kaleci transfer etmemiş, Beşiktaş büyük bir futbolcu transfer etmiş. Bacağı kopana kadar oynamak istiyor ve takımı için her türlü fedakarlığı yapıyor.
Kasımpaşa açısından bakarsak, Beşiktaş on kişi kaldıktan sonra Şota her türlü ofansif hamleyi yaptı. Ancak Beşiktaş'ın savunmada birbirine yakın oynaması yüzünden pozisyon bile bulamadılar. En azından ciddi bir pozisyon bulamadılar. Kasımpaşa'da düşüş devam ediyor, hiçbir zaman benim gözümde zaten tepeye oynayacak bir takım değildi. Tıpkı Sivasspor gibi. Bu tarz takımlar ilk yarı çok puan toplarlar ancak ikinci yarı düşüşleri başlar. Geçen seneki Antalyaspor örneği gibi.
Tolga Özkalfa kendi standartlarında iyi maç yönetti ancak bizim hakemlerimizin genel bir standardı yok. Kimisi sertliğe izin verir, kimisi her pozisyona faul çalar. Aykut Kocaman bunu Fenerbahçe'yi çalıştırırken söylemişti çok haklıymış. Genel ülkenin hakemlerinin bir standardı olması lazım ki sahadaki oyuncular durumu bilsin.
Öncelikle Serdar hakkında konuşmak istiyorum. 49. dakikada çok gereksiz bir şekilde ikinci sarıdan kırmızı kartı görmesi vurdumduymazlıktır. Serdar'a Beşiktaş yanlış hatırlamıyorsam 2.5 milyon Euro'luk bir bedel ödedi ancak bu oyuncu 2.5 milyon Euro'luk bir oyuncu değil. Bu kadar faul yaparak oynamaya çalışmasının sebebi mücadele ettiğini göstermekse birinin ona yaptığı şeyin mücadele olmadığını söylemesi gerekir.
Beşiktaş ilk dört haftadan esintiler sunmaya devam ediyor. Gökhan Töre ve Olcay'a ayrı bir parantez açmak istiyorum. Ben yıllardır Lig'de savunmasına bu kadar yardım eden kanat oyuncuları görmedim diyebilirim. Özellikle Gökhan Töre, çok eleştiriliyor herhalde 5 gol 5 asistle oynasa geriye yardım etmiyor diyecekler. Atiba ne kadar iyi bir transfer olduğunu gösterdi ve son olarak Tolga için, Beşiktaş büyük bir kaleci transfer etmemiş, Beşiktaş büyük bir futbolcu transfer etmiş. Bacağı kopana kadar oynamak istiyor ve takımı için her türlü fedakarlığı yapıyor.
Kasımpaşa açısından bakarsak, Beşiktaş on kişi kaldıktan sonra Şota her türlü ofansif hamleyi yaptı. Ancak Beşiktaş'ın savunmada birbirine yakın oynaması yüzünden pozisyon bile bulamadılar. En azından ciddi bir pozisyon bulamadılar. Kasımpaşa'da düşüş devam ediyor, hiçbir zaman benim gözümde zaten tepeye oynayacak bir takım değildi. Tıpkı Sivasspor gibi. Bu tarz takımlar ilk yarı çok puan toplarlar ancak ikinci yarı düşüşleri başlar. Geçen seneki Antalyaspor örneği gibi.
Tolga Özkalfa kendi standartlarında iyi maç yönetti ancak bizim hakemlerimizin genel bir standardı yok. Kimisi sertliğe izin verir, kimisi her pozisyona faul çalar. Aykut Kocaman bunu Fenerbahçe'yi çalıştırırken söylemişti çok haklıymış. Genel ülkenin hakemlerinin bir standardı olması lazım ki sahadaki oyuncular durumu bilsin.
9 Şubat 2014 Pazar
Sivasspor-Fenerbahçe (2-0) 9.02.2014
Aslında maçı futbol ölçülerinde değerlendirebiliriz. Ancak gerek yok... Yunus Yıldırım hakkında bir şeyler yazmak istiyorum. Bir insan bu kadar yeteneksizse, eyyam yapıyorsa nasıl hakemliğe devam edebilir? Asıl sormamız gereken soru bu. Yani biz faniler kendi özel hayatlarımızda işlerimizi kötü yaparsak işten çıkartılıyoruz ama hakemlikte ne hikmetse adamlar bir maçı katlediyorlar ve işlerine devam ediyorlar... Devre arasında NTV Spor'da yayınlanan %100 futbolu izledim, Güntekin Onay Yunus Yıldırım için hakemlik kariyeri boyunca yalnızca iki penaltı verdiğini söyledi. Futbol böyle milyar dolarlık bir sektör olabilir ancak futbol bir oyundur ve her oyunun kuralları vardır. Bu kuralları saha içinde yaptırımları ile uygulamak hakemin görevidir.
Bu maç Fenerbahçe iyi oynamamış olabilir ki ilk yarı ellerinden geldiğince 10 kişi kalmalarına rağmen çok iyi mücadele etmişlerdir... Verilmeyen bir penaltı var, öyle görülmeyecek bir pozisyonda değil... Egemen'in verdiği tepkiyi eleştirebiliriz ancak pozisyonda faul bile yoktu. Yunus Yıldırım Meireles'in net bir kırmızısını eyyam yaparak sarıya çevirdi.
Biz artık futbol tartışacak seviyeye gelmeliyiz. Ülkede sadece futbolda değil her konuda güven ortamı sarsılmış durumda. Güven ortamı olmayan yerde insanlar şikayet eder, insanlar konuşur. Ben Fenerbahçe yöneticisi olsam bu maçla ilgili her türlü itirazımı söylerim. Sonra diyorlar yöneticiler çok konuşuyor, İngiltere'de bunlar yok. İngiltere'de insanlar birbirlerine güveniyorlar, orada hakem Martin Atkinson bir penaltıyı atlasa bizde olduğu gibi saatlerce konuşulmuyor. Çünkü bunlar orada hata olarak tanımlanıp unutulurken bizde yöneticiler ve taraftarlar haklı olarak takımlarının üzerine oyun oynandığını düşünüyorlar.
Bu bahsettiğim güven ortamını bu Federasyon ve bu Merkez Hakem Kurulu ile sağlamamız imkansız...
1 Şubat 2014 Cumartesi
1.02.2014 Eskişehirspor - Fenerbahçe 2-1
Maçı Eskişehirspor kazanmış olsa da maçın hakkı kesinlikle beraberlikti. Fenerbahçe gerçekten kötü oynadı ancak Eskişehirspor'da çok iyi bir futbol oynadı diyemeyiz. Çok beğendiğim bir futbol anlayışı olmasına rağmen, bazen Ersun Yanal'ı anlamakta çok güçlük çekiyorum.Cristian ilk 11'de olmasa da kadroda olmalıydı. Holmen ya da Meireles'ten vaz geçilebilirdi ki ikisi de maçta yokları oynadılar. Alper ve Emenike'nin sakatlıkları Fenerbahçe'yi çok etkilemiş çünkü onlar dribbling yapan, dikine oynayabilen oyuncular. Fenerbahçe'nin orta sahada çok ciddi yaratıcı oyuncu eksiği vardı tamam Cristian'ı almadın bari Salih'i 80. dakikada sokma ilk 11 başlat.
Dirk Kuyt için bir iki şey söylemem gerekirse attığı golde çok iyi bir hamle yaptı ancak, iki tane boş kaleye gol kaçırıyorsun biri altıpas içinden.Kuyt'ın bunlardan faydalanamaması Eskişehirspor'a galibiyeti getirdi.
Eskişehirspor'u ele alırsak Erkan Zengin'in attığı jeneriklik gol dışında Bruno Alves'in hatası sonucu ilk golü buldular. Gerçekten Alves öyle güzel düzellti ki topu Bienvenu çok akıllı ve şık bir vuruşla topu ağlara gönderdi. Eskişehirspor için, bunu sezonun başından beri söylüyorum, geçen yıllarda izlediğimiz Eskişehirspor'u izlemiyoruz.
Sonuç ne olursa olsun Fenerbahçe hala şampiyonluğun en büyük adayıdır. Ben hala şampiyonluğu kaybetme ihtimallerinin çok düşük olduğunu düşünüyorum.
31 Ocak 2014 Cuma
31.01.2014 Beşiktaş-K. Erciyesspor (3-2)
Maçla ilgili söylenecek ilk şey Beşiktaş'ın sadece 10 dakika iyi futbol oynadığıdır. Beşiktaş rakibine göre çok kaliteli ayaklara sahip olmasıyla bu maçı kazandı. Bilic'i geçen haftaki gibi bu hafta da eleştiriyorum. Çünkü yaptığı değişiklikler felaketti. Muhammed, Atiba, Fernandes ve Oğuzhan ile 3-1 önde olduğunuz maçı tutamazsınız.
Haftalardır Pedro Franco'yu bekleyen ve izlemek isteyen biri olarak şunu söyleyebilirim ki, iyi oyuncu ancak kendi ceza sahası içine top indirmeleri Beşiktaş'ı strese soktu. Bana sorarsanız ayağının iyi olması sebebiyle orta sahanın gerisinde bir ön stoper gibi oynayabilecek potansiyele sahip. O şekilde değerlendirilebilir.
Muhammed için, biraz belki sert olacak ama yinede söylemem lazım; gitsin Futsal oynasın o tekniğe sahip. Ancak topsuz oyunu hiç bilmiyor bu yüzden Beşiktaş Muhammed'in sonradan girdiği maçlarda sıkıntı yaşıyor.
Maça Bilic'in değişiklikleri damga vursa da Beşiktaş sadece 10 dakika iyi oynayarak 3 puanı aldı. Ancak bu her takıma böyle olmaz. Oğuzhan biraz daha kondisyon kazanmış, geçen haftada bu sinyalleri veriyordu... Bu Beşiktaş için iyi bir haber.
Kayseri Erciyesspor'u ele alcak olursak Hikmet Karaman ne hikmetse Azofeifa ,Vleminckx ve Ibricic'i yedek bırakarak başladı ki bana göre son derece yanlış bir karardı. Sanırım ilk yarıyı tutayım ikinci yarı daha kaliteli ve enerjik olacak oyuncularımı sokarım diye düşündü ama ilk yarıda yedikleri gol yüzünden ikinci yarıya ister istemez önde basarak ve oynayarak başlamak zorunda kaldılar bu yüzden Gökhan Töre'nin golü geldi...
Goller:Beşiktaş: Fernandes, Gökhan Töre, Oğuzhan
Kayseri Erciyesspor: Kader Mangaye, Vleminckx
25 Ocak 2014 Cumartesi
Trabzonspor-Beşiktaş 1-1 25.01.2014
Maçı 65 dakika Trabzonspor 25 dakika Beşiktaş olarak yorumlamak doğru olabilir. Beşiktaş oynadığı bu futbolla bir puana bence şükür etmelidir.
Bilic'e şu eleştirileri yapmak lazım; Escude ve Franco gibi iki tane stoper varken takımda, neden Necip'i defansta kullandığını anlamak mümkün değil. Beşiktaş sezonun ikinci yarısına kişisel olarak beklediğimden çok daha kötü başladı diyebiliriz. Fernandes bu sezon ki gidişini sürdürdü ve yokları oynamaya devam etti. Geçmiş maçlara göre en azından daha iyi duran top kullandı diyebiliriz. Atiba için iyi oynadı diyorlar kesinlikle katılmıyorum. Pedro Franco 62. dakikada oyuna girdi ve ilk kez ligde Beşiktaş forması giydi. Ben kendisini açıkçası beğendim ayağı var, boşluk gördü mü hücuma yardıma gitmeye çalışıyor ve çok iyi araya girişler yaptı. Oğuzhan'a belli ki bir kondisyon takviyesi yapılmış bu gelecek adına olumlu bir hamle olmuş.
Trabzonspor, Fernandes ve Oğuzhan'a press yaparak oynadı ve Mustafa hoca Beşiktaş'ın stoperlerinin yetersizliğinin o kadar farkındaydı ki, Trabzonspor orta sahası ve forveti sadece Oğuzhan'a ve Fernandes'e odaklandılar. Mustafa hoca çok iyi analiz etmiş Beşiktaş'ı. Trabzonspor galibiyeti hak etmişti ancak bir duran topla futbolda her şeyin değişebildiğini de görmüş olduk. Trabzon 65. dakikadan itibaren geriye yaslandı Beşiktaş bu yüzden baskılı oynuyor gibi göründü.
Beşiktaş için asıl konuşulması gereken daha doğrusu eleştirilmesi gereken kişiler yönetim kurulundadır. Ronaldinhio ismini attılar taraftar biraz heyecanlansın diye ama yok, Lescott dendi yine yok, Loderio diye bir oyuncu ile görüşmeye başlandığı borsaya bildirildi ama o da yok, işin daha beteri transfer yapacağız dendi bir tane transfer yok. Eğer kendi reklamlarını yapmak istiyorlarsa, çıksınlar televizyona orada konuşup reklam yapsınlar. Televizyonda bu tür reklamları yapabilecekleri boş ve anlamsız futbol programları var onlara bağlanıp dursunlar. İş bitiriciliğiniz yoksa o işi yapmayacaksınız. Bu futbol sahasındaki oyuncu için de yönetimde ki başkan için de aynı şey. İkisi de başarısızdır benim gözümde.
Maçı 65 dakika Trabzonspor 25 dakika Beşiktaş olarak yorumlamak doğru olabilir. Beşiktaş oynadığı bu futbolla bir puana bence şükür etmelidir.
Bilic'e şu eleştirileri yapmak lazım; Escude ve Franco gibi iki tane stoper varken takımda, neden Necip'i defansta kullandığını anlamak mümkün değil. Beşiktaş sezonun ikinci yarısına kişisel olarak beklediğimden çok daha kötü başladı diyebiliriz. Fernandes bu sezon ki gidişini sürdürdü ve yokları oynamaya devam etti. Geçmiş maçlara göre en azından daha iyi duran top kullandı diyebiliriz. Atiba için iyi oynadı diyorlar kesinlikle katılmıyorum. Pedro Franco 62. dakikada oyuna girdi ve ilk kez ligde Beşiktaş forması giydi. Ben kendisini açıkçası beğendim ayağı var, boşluk gördü mü hücuma yardıma gitmeye çalışıyor ve çok iyi araya girişler yaptı. Oğuzhan'a belli ki bir kondisyon takviyesi yapılmış bu gelecek adına olumlu bir hamle olmuş.
Trabzonspor, Fernandes ve Oğuzhan'a press yaparak oynadı ve Mustafa hoca Beşiktaş'ın stoperlerinin yetersizliğinin o kadar farkındaydı ki, Trabzonspor orta sahası ve forveti sadece Oğuzhan'a ve Fernandes'e odaklandılar. Mustafa hoca çok iyi analiz etmiş Beşiktaş'ı. Trabzonspor galibiyeti hak etmişti ancak bir duran topla futbolda her şeyin değişebildiğini de görmüş olduk. Trabzon 65. dakikadan itibaren geriye yaslandı Beşiktaş bu yüzden baskılı oynuyor gibi göründü.
Beşiktaş için asıl konuşulması gereken daha doğrusu eleştirilmesi gereken kişiler yönetim kurulundadır. Ronaldinhio ismini attılar taraftar biraz heyecanlansın diye ama yok, Lescott dendi yine yok, Loderio diye bir oyuncu ile görüşmeye başlandığı borsaya bildirildi ama o da yok, işin daha beteri transfer yapacağız dendi bir tane transfer yok. Eğer kendi reklamlarını yapmak istiyorlarsa, çıksınlar televizyona orada konuşup reklam yapsınlar. Televizyonda bu tür reklamları yapabilecekleri boş ve anlamsız futbol programları var onlara bağlanıp dursunlar. İş bitiriciliğiniz yoksa o işi yapmayacaksınız. Bu futbol sahasındaki oyuncu için de yönetimde ki başkan için de aynı şey. İkisi de başarısızdır benim gözümde.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)