Beşiktaş maça Atiba, Veli ve Jones üçlüsüyle başladı. Bilic ne düşünüyordu bilemedim. Çünkü oyun yapısı Antalyaspor'a benzeyen takımları yani kapanan takımları açmak için orta sahada ofansif bir oyuncusu olması gerekiyordu. Buna Oğuzhan dersiniz, Kerim dersiniz, Muhammed dersiniz adını siz koyun. Bu şekilde Beşiltaş ilk 60 dakikayı çöpe atmış oldu. 60. Dakikadan sonra Oğuzhan'ın girmesi takımı daha fazla hücuma taşısa da, Beşiktaş aradığı golü bir türlü bulamadı. Bu da onlara çok pahalıya mal oldu diyebiliriz.
28 Şubat 2014 Cuma
Beşiktaş- M.P Antalyaspor (28.02.2014)
Beşiktaş maça Atiba, Veli ve Jones üçlüsüyle başladı. Bilic ne düşünüyordu bilemedim. Çünkü oyun yapısı Antalyaspor'a benzeyen takımları yani kapanan takımları açmak için orta sahada ofansif bir oyuncusu olması gerekiyordu. Buna Oğuzhan dersiniz, Kerim dersiniz, Muhammed dersiniz adını siz koyun. Bu şekilde Beşiltaş ilk 60 dakikayı çöpe atmış oldu. 60. Dakikadan sonra Oğuzhan'ın girmesi takımı daha fazla hücuma taşısa da, Beşiktaş aradığı golü bir türlü bulamadı. Bu da onlara çok pahalıya mal oldu diyebiliriz.
16 Şubat 2014 Pazar
16.02.2014 Beşiktaş-Bursaspor
Beşiktaş Atatürk Olimpiyat Stadında oynanan karşılaşmada Bursaspor'u Almeida'nın 72. dakikada attığı golle 1-0 mağlup etti.
Maçı Bilic aldı desek yanlış olmaz. 44. dakikada Ersan'ın kırmızı kart görmesiyle Beşiktaş on kişi kaldı ancak inanılmaz bir mücadele ve istekle oynadılar. Bilic'in yaptığı değişiklikler 2. yarının başında önce oyunu tutayım diye başladı. Önde Gökhan, Almeida ve Olcay'ı bırakarak pozisyon aradılar. Ancak Gökhan Töre'ye bir parantez açmak istiyorum. Bu kadar faydalı oynayan, savaşan ve yetenekli bir kanat oyuncusunu Beşiktaş yıllardır bulamıyordu. Bonservisinin sezon sonu alınması gerektiğini düşünüyorum. Tabi kulüp bütçesini bilemeyiz ancak alınması önemli.
Bilic tıpkı bir basketbol koçu edasıyla öyle iki değişiklik yaptı ki maçı bunlar aldırdı. Profesyonel futbolda on kişi kalıp maç kazanmak gerçekten çok zor. Golü attıktan sonra hemen Almeida'yı çıkartıp Fernandes'i alarak çok iyi bir hamle yaptı ve bunun meyvelerini aldı. Beşiktaş'ı tebrik ediyorum. Bilic'i ekstra tebrik ediyorum.
Bir takım düşünün stadı yok, bütçesi rakiplerine göre çok az. Bu takımın desteklenmesi gerekiyor. Bu takım savaşıyor ve sahada isyan ediyor. Futbol, basketbol gibi bir oyun değil her zaman yetenekli olan taraf kazanmıyor, şans faktörünün çok üst düzey olduğu bir oyun. Beşiktaş'lı oyuncular mücadele ederek ibreyi kendi taraflarına çekmeyi çok iyi biliyorlar.
Son olarak hakemlerle ilgili şunu söylemek istiyorum, gerçekten kötüler ve kötü maç yönetmeye devam ediyorlar. Altıncı hakem uygulaması işleri çok bozuyor. Bunun değişmesi lazım çünkü karışmaları gereken şeylere karışmayıp, karışmamaları gereken şeylere karışıyorlar.
11 Şubat 2014 Salı
Kasımpaşa-Beşiktaş 11.02.2014
Tekrarlanan maçta Beşiktaş Kasımpaşa'yı 3-0 mağlup etti. Maç çok sert başladı diyebiliriz ancak İlk yarı bitmeden Beşiktaş 3-0'ı Almeida, Franco ve Veli'nin golleriyle buldu.
Öncelikle Serdar hakkında konuşmak istiyorum. 49. dakikada çok gereksiz bir şekilde ikinci sarıdan kırmızı kartı görmesi vurdumduymazlıktır. Serdar'a Beşiktaş yanlış hatırlamıyorsam 2.5 milyon Euro'luk bir bedel ödedi ancak bu oyuncu 2.5 milyon Euro'luk bir oyuncu değil. Bu kadar faul yaparak oynamaya çalışmasının sebebi mücadele ettiğini göstermekse birinin ona yaptığı şeyin mücadele olmadığını söylemesi gerekir.
Beşiktaş ilk dört haftadan esintiler sunmaya devam ediyor. Gökhan Töre ve Olcay'a ayrı bir parantez açmak istiyorum. Ben yıllardır Lig'de savunmasına bu kadar yardım eden kanat oyuncuları görmedim diyebilirim. Özellikle Gökhan Töre, çok eleştiriliyor herhalde 5 gol 5 asistle oynasa geriye yardım etmiyor diyecekler. Atiba ne kadar iyi bir transfer olduğunu gösterdi ve son olarak Tolga için, Beşiktaş büyük bir kaleci transfer etmemiş, Beşiktaş büyük bir futbolcu transfer etmiş. Bacağı kopana kadar oynamak istiyor ve takımı için her türlü fedakarlığı yapıyor.
Kasımpaşa açısından bakarsak, Beşiktaş on kişi kaldıktan sonra Şota her türlü ofansif hamleyi yaptı. Ancak Beşiktaş'ın savunmada birbirine yakın oynaması yüzünden pozisyon bile bulamadılar. En azından ciddi bir pozisyon bulamadılar. Kasımpaşa'da düşüş devam ediyor, hiçbir zaman benim gözümde zaten tepeye oynayacak bir takım değildi. Tıpkı Sivasspor gibi. Bu tarz takımlar ilk yarı çok puan toplarlar ancak ikinci yarı düşüşleri başlar. Geçen seneki Antalyaspor örneği gibi.
Tolga Özkalfa kendi standartlarında iyi maç yönetti ancak bizim hakemlerimizin genel bir standardı yok. Kimisi sertliğe izin verir, kimisi her pozisyona faul çalar. Aykut Kocaman bunu Fenerbahçe'yi çalıştırırken söylemişti çok haklıymış. Genel ülkenin hakemlerinin bir standardı olması lazım ki sahadaki oyuncular durumu bilsin.
Öncelikle Serdar hakkında konuşmak istiyorum. 49. dakikada çok gereksiz bir şekilde ikinci sarıdan kırmızı kartı görmesi vurdumduymazlıktır. Serdar'a Beşiktaş yanlış hatırlamıyorsam 2.5 milyon Euro'luk bir bedel ödedi ancak bu oyuncu 2.5 milyon Euro'luk bir oyuncu değil. Bu kadar faul yaparak oynamaya çalışmasının sebebi mücadele ettiğini göstermekse birinin ona yaptığı şeyin mücadele olmadığını söylemesi gerekir.
Beşiktaş ilk dört haftadan esintiler sunmaya devam ediyor. Gökhan Töre ve Olcay'a ayrı bir parantez açmak istiyorum. Ben yıllardır Lig'de savunmasına bu kadar yardım eden kanat oyuncuları görmedim diyebilirim. Özellikle Gökhan Töre, çok eleştiriliyor herhalde 5 gol 5 asistle oynasa geriye yardım etmiyor diyecekler. Atiba ne kadar iyi bir transfer olduğunu gösterdi ve son olarak Tolga için, Beşiktaş büyük bir kaleci transfer etmemiş, Beşiktaş büyük bir futbolcu transfer etmiş. Bacağı kopana kadar oynamak istiyor ve takımı için her türlü fedakarlığı yapıyor.
Kasımpaşa açısından bakarsak, Beşiktaş on kişi kaldıktan sonra Şota her türlü ofansif hamleyi yaptı. Ancak Beşiktaş'ın savunmada birbirine yakın oynaması yüzünden pozisyon bile bulamadılar. En azından ciddi bir pozisyon bulamadılar. Kasımpaşa'da düşüş devam ediyor, hiçbir zaman benim gözümde zaten tepeye oynayacak bir takım değildi. Tıpkı Sivasspor gibi. Bu tarz takımlar ilk yarı çok puan toplarlar ancak ikinci yarı düşüşleri başlar. Geçen seneki Antalyaspor örneği gibi.
Tolga Özkalfa kendi standartlarında iyi maç yönetti ancak bizim hakemlerimizin genel bir standardı yok. Kimisi sertliğe izin verir, kimisi her pozisyona faul çalar. Aykut Kocaman bunu Fenerbahçe'yi çalıştırırken söylemişti çok haklıymış. Genel ülkenin hakemlerinin bir standardı olması lazım ki sahadaki oyuncular durumu bilsin.
9 Şubat 2014 Pazar
Sivasspor-Fenerbahçe (2-0) 9.02.2014
Aslında maçı futbol ölçülerinde değerlendirebiliriz. Ancak gerek yok... Yunus Yıldırım hakkında bir şeyler yazmak istiyorum. Bir insan bu kadar yeteneksizse, eyyam yapıyorsa nasıl hakemliğe devam edebilir? Asıl sormamız gereken soru bu. Yani biz faniler kendi özel hayatlarımızda işlerimizi kötü yaparsak işten çıkartılıyoruz ama hakemlikte ne hikmetse adamlar bir maçı katlediyorlar ve işlerine devam ediyorlar... Devre arasında NTV Spor'da yayınlanan %100 futbolu izledim, Güntekin Onay Yunus Yıldırım için hakemlik kariyeri boyunca yalnızca iki penaltı verdiğini söyledi. Futbol böyle milyar dolarlık bir sektör olabilir ancak futbol bir oyundur ve her oyunun kuralları vardır. Bu kuralları saha içinde yaptırımları ile uygulamak hakemin görevidir.
Bu maç Fenerbahçe iyi oynamamış olabilir ki ilk yarı ellerinden geldiğince 10 kişi kalmalarına rağmen çok iyi mücadele etmişlerdir... Verilmeyen bir penaltı var, öyle görülmeyecek bir pozisyonda değil... Egemen'in verdiği tepkiyi eleştirebiliriz ancak pozisyonda faul bile yoktu. Yunus Yıldırım Meireles'in net bir kırmızısını eyyam yaparak sarıya çevirdi.
Biz artık futbol tartışacak seviyeye gelmeliyiz. Ülkede sadece futbolda değil her konuda güven ortamı sarsılmış durumda. Güven ortamı olmayan yerde insanlar şikayet eder, insanlar konuşur. Ben Fenerbahçe yöneticisi olsam bu maçla ilgili her türlü itirazımı söylerim. Sonra diyorlar yöneticiler çok konuşuyor, İngiltere'de bunlar yok. İngiltere'de insanlar birbirlerine güveniyorlar, orada hakem Martin Atkinson bir penaltıyı atlasa bizde olduğu gibi saatlerce konuşulmuyor. Çünkü bunlar orada hata olarak tanımlanıp unutulurken bizde yöneticiler ve taraftarlar haklı olarak takımlarının üzerine oyun oynandığını düşünüyorlar.
Bu bahsettiğim güven ortamını bu Federasyon ve bu Merkez Hakem Kurulu ile sağlamamız imkansız...
1 Şubat 2014 Cumartesi
1.02.2014 Eskişehirspor - Fenerbahçe 2-1
Maçı Eskişehirspor kazanmış olsa da maçın hakkı kesinlikle beraberlikti. Fenerbahçe gerçekten kötü oynadı ancak Eskişehirspor'da çok iyi bir futbol oynadı diyemeyiz. Çok beğendiğim bir futbol anlayışı olmasına rağmen, bazen Ersun Yanal'ı anlamakta çok güçlük çekiyorum.Cristian ilk 11'de olmasa da kadroda olmalıydı. Holmen ya da Meireles'ten vaz geçilebilirdi ki ikisi de maçta yokları oynadılar. Alper ve Emenike'nin sakatlıkları Fenerbahçe'yi çok etkilemiş çünkü onlar dribbling yapan, dikine oynayabilen oyuncular. Fenerbahçe'nin orta sahada çok ciddi yaratıcı oyuncu eksiği vardı tamam Cristian'ı almadın bari Salih'i 80. dakikada sokma ilk 11 başlat.
Dirk Kuyt için bir iki şey söylemem gerekirse attığı golde çok iyi bir hamle yaptı ancak, iki tane boş kaleye gol kaçırıyorsun biri altıpas içinden.Kuyt'ın bunlardan faydalanamaması Eskişehirspor'a galibiyeti getirdi.
Eskişehirspor'u ele alırsak Erkan Zengin'in attığı jeneriklik gol dışında Bruno Alves'in hatası sonucu ilk golü buldular. Gerçekten Alves öyle güzel düzellti ki topu Bienvenu çok akıllı ve şık bir vuruşla topu ağlara gönderdi. Eskişehirspor için, bunu sezonun başından beri söylüyorum, geçen yıllarda izlediğimiz Eskişehirspor'u izlemiyoruz.
Sonuç ne olursa olsun Fenerbahçe hala şampiyonluğun en büyük adayıdır. Ben hala şampiyonluğu kaybetme ihtimallerinin çok düşük olduğunu düşünüyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)